MUVAFAKATNAME

MUVAFAKATNAME
“LETTER OF CONSENT”

6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (“SMK”) ile marka hukukumuza yeni bir uygulama alanı getiren muvafakatname, her yeni hukuki müessese gibi birçok düşünülmesi gereken şeyi de beraberinde getirmektedir. Mutlak ret nedenlerinden SMK m.5.1.(ç)’nin aşılmasını sağlayan muvafakatname ile artık aynı ve ayırt edilemeyecek kadar benzer markaların birlikte tescil edilebilmesi mümkün hale gelmiştir. Böylece marka hukukunda yer alan teklik ilkesi ve kaynak gösterme fonksiyonu tekrar tartışılmalı ve sınırların yeniden çizilmesini gerektirmiştir.
Anahtar Kelimeler: muvafakatname, markaların birlikte var olma sözleşmesi, mutlak ret nedenleri, marka.
ABSTRACT
With the Industrial Property Law no. 6769 (“SMK”), the letter of consent which brings a new field of practice to our trademark law brings many things to be considered like every new legal institution. It is now possible to register the same and highly similar trademarks together with the letter of consent which provides an exemption to SMK Art. 5.1 (d) of the absolute ground of refusals. Therefore, the uniqueness principle and citation function in trademark law should be discussed again and the boundaries have to be redrawn.
Keywords: letter of consent, trademark co-existence agreement, absolute grounds of refusal, trademark.
* 2018-2019 Eyuboğlu Avukatlık Bürosu Stajyer Avukatı.

I. GİRİŞ
Bu çalışma kapsamında marka hukukumuza SMK1 ile birlikte giren muvafakatnameyi inceleyeceğiz. Öncelikle muvafakatnamenin tanımı ve unsurları açıklanacak ve sonrasında hukuki niteliğinin ne olduğu sorununa değineceğiz. Hukukumuza yeni giren bir uygulama olması ile birlikte hukuki niteliğinin belirlenmesi önem arz etmektedir. Ardından muvafakatname ile birlikte marka hukukunda yer alan ilkelere etkilerden bahsedilecektir.
II. MUVAFAKATNAME
A. TANIM
SMK m.5.3 göz önünde bulundurularak muvafakatnamenin tanımı şu şekilde yapılabilir: Muvafakatname; önceki tarihli tescilli/başvuru durumundaki marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olan bir işaretin marka tescil başvurusuna konu edilmesine yarayan ve önceki tarihli bu marka karşısında işaretlerin benzerliği/karıştırılma ihtimali gerekçesiyle reddedilmesini engellemeye yarayan, önceki tarihli tescilli/başvuru durumundaki marka sahibinin rızasını içerir belgedir.
Tanımdan anlaşılacağı üzere, muvafakatnameden bahsedebilmek için, aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olan ve başvuru tarihleri farklı olan iki markanın varlığı gerekmektedir2. Bu markalardan başvuru tarihi önce olan marka, olağan akış içerisinde TÜRKPATENT tarafından mutlak ret nedenlerinden 5.1.ç gereğince re’sen reddedilecektir. SMK m. 5.1.ç’de yer alan markaların aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olmalarına ilişkin mutlak ret nedeni Avrupa Birliği’nde mutlak ret nedenleri arasında yer almamakta, ülkemizde de gün geçtikçe bu mutlak ret nedeninin varlığı sorgulanmaktadır3. SMK ile birlikte, bu mutlak red nedeni muvafakatname ile aşılabilir hale getirilmiş ve üçüncü kişilerin bu mutlak ret nedenine dayanarak hükümsüzlük davası açmalarının önüne geçilmiştir. Dolayısıyla artık bu mutlak red nedeninin yumuşatıldığı söylenebilir.
Bu mutlak ret nedenini aşmak için getirilmiş olan muvafakatname için kanun gerekçesinde de şu ifadelere yer verilmiştir: “Söz konusu hükümle birbirleriyle ekonomik veya diğer yönlerden bağlı olanlar başta olmak
1 10.01.2017 RG, 29944.
2 Güneş, s. 64 vd; Memişoğlu, s. 521 vd.
3 EUTMR 2017/1001 Art. 7 “Absolute grounds for refusal” (www.eur-lex.europa.eu Erişim
Tarihi: 25.11.2019).

üzere, başvuru sahiplerinin piyasada birlikte var olma yönünde ortaya koydukları iradenin korunması amaçlanmıştır.”4 Böylece mutlak ret nedenleri her ne kadar kamu düzenine ilişkin olursa olsun, bu kamu düzenine ilişkin olan nedenlerden SMK m.5.1.ç’de düzenlenmiş olan ret nedeni kanuni düzenleme ile birlikte tarafların iradesi ile aşılabilir hale gelmiştir. O halde artık bu mutlak ret nedeninin kamu düzenine ilişkin olması niteliğinin de tartışmalı hale geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır5.
B. UNSURLARI
Kanunda muvafakatnamenin yalnızca SMK m.5.1.ç kapsamında reddini engelleyeceği belirtilmiş ayrıntıları ise yönetmeliğe bırakılmıştır.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.10’da muvafakatname ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre muvafakatnamenin unsurları şu şekilde sıralanabilir:
a) Kurum tarafından geçerli kabul edilen imzalı form şeklinde düzenlenmesi gerekmektedir
Ekte yer verilen TÜRKPATENT tarafından hazırlanmış ve TÜRKPATENT’e ait internet sitesinden ulaşılabilir olan formun muvafakatname veren tarafından doldurularak imzalanması gerekmektedir. Bu muvafakatname formunun içerisinde;
✓ Muvafakat verilen başvuru sahibi veya sahiplerinin kimlik ve iletişim
bilgileri
✓ Muvafakat formunun başvuru aşamasında sunulması halinde muvafakata konu marka örneği, karara itiraz aşamasında sunulması halinde muvafakata konu başvuru numarası.
✓ Muvafakat veren başvuru veya marka sahiplerinin kimlik ve iletişim bilgileri ile muvafakata konu önceki tarihli başvuru veya markalara ait başvuru veya tescil numaraları.
✓ Muvafakat verilen mal veya hizmetler ile bunların sınıf numaraları
✓ Muvafakat formu veya marka sahibi tarafından imzalanmış ise muvafakat yetkisini içeren noter onaylı vekaletname veya söz konusu vekaletnamenin noter onaylı örneği.
4 www.tbmm.gov.tr/kanunlarvekararlar.htm (Erişim Tarihi 24.11.2019).
5 Arkan, s. 9; Güneş, s. 66; Memişoğlu, s. 470, 519 vd.

b) Noter tarafından onaylanması gerekmektedir
Yönetmelik m. 10.1 de belirtildiği üzere TÜRKPATENT’e internet sitesinden ulaşılan formun doldurulduktan sonra TÜRKPATENT’e sunulmadan önce noter tarafından onaylanması gerekmektedir.
c) Muvafakat verilen marka başvurusu hakkında kurum tarafından nihai ret kararı verilmeden önce sunulmalıdır.
Muvafakatname, marka başvurusu esnasında sunulabileceği gibi, marka başvurusu hakkında TÜRKPATENT tarafından nihai olarak red kararı verilmeden önce sunulması gerekmektedir. Zira, kurum nezdindeki başvuru süreci olumsuz olarak kesinleşmeden önce sunulması gerekmektedir ki, muvafakatnamenin fonksiyonu yerine getirilebilsin.
d) Kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Muvafakatname, kayıtsız ve şartsız olarak verilmelidir. Zira muvafakatname ile birlikte yeni bir marka hakkı oluşturulmakta ve bu marka hakkı muvafakatname verene ait marka başvurularından bağımsız olmaktadır.
Muvafakatname kayıtsız ve şartsız olmakla birlikte muvafakatname içeriğinde, muvafakat edene ait markanın tescilli olduğu bir kısım mallar yönünden muvafakat edilmek suretiyle bir kısıtlama yapılabilmesi mümkündür. Bununla birlikte, zaman ve yer yönünden herhangi bir kısıtlama yapılamayacağı gibi, geciktirici ya da bozucu şart da öngörülemez.
e) İnhisari lisans sahipleri varsa bunların yazılı izinlerinin alınması
gerekmektedir.
Muvafakatname ile birlikte, muvafakat verene ait marka hakkından bağımsız bir hak meydana getirilmekte olduğu için, o marka hakkı üzerinde inhisari lisans sahiplerini de yakından ilgilendirmektedir. Zira, inhisari lisans sahipleri kural olarak o markayı kullanmakla tek yetkili kişidir.
III. MUVAFAKATNAMENİN HUKUKİ NİTELİĞİ
Muvafakatnamenin hukuki niteliğinin ne olduğu sorusu birçok açıdan önem taşımaktadır. Öncelikle, bu yeni kurumun hukuki niteliği ona uygulanacak olan hukukun belirlenmesi noktasında yol göstereceği gibi Avrupa Birliği uygulamalarından yararlanırken daha dikkatli olmamızı ve kavram kargaşası yaşamamamızı sağlayacaktır. Bu çerçevede, muvafakatnamenin niteliği noktasında karşımıza iki ana başlık çıkmaktadır. Bunlardan ilki yenilik doğuran hak olup diğeri ise sözleşmedir.

A. TEK TARAFLI İRADE BEYANI
Yenilik doğuran haklar kısaca, sahibine tek taraflı bir irade açıklaması ile yeni bir hukuki durum yaratma, mevcut bir hukuki durumun değiştirilmesi ve sona erdirilmesi yetkisi tanımaktadırlar. Burada irade açıklamasının vardığı tarafın herhangi bir irade beyanına gerek olmaksızın yenilik doğuran hakkın kullanılmasının sonuçları meydana gelir.
Yukarıda (bölüm II, başlık B) muvafakatnamenin unsurları sayılmış ve muvafakat veren tarafından imzalanan bir belge olduğu ortaya koyulmuştu. TÜRKPATENT tarafından hazırlanmış olan ve ekte yer verilen muvafakatname formuna bakıldığında da yine bu durum açık bir şekilde görülmektedir. Bununla birlikte, muvafakatnamenin muvafakatname alan tarafından kuruma sunulması gerektiği de belirtilmiştir. O halde, burada tartışılması gereken, yeni hukuki durumun muvafakatname vermekle mi yoksa o muvafakatnamenin kuruma sunulması anında mı meydana geldiğidir. Zira, yenilik doğuran haklarda bilindiği üzere irade beyanı karşı tarafa varmakla hüküm ve sonuçlarını doğurmaktadır.
Muvafakatnamenin verildiği zaman, hüküm ve sonuçlarını doğurduğu anın değerlendirilmesinde dikkate alınmalıdır. Muvafakatname marka başvurusu yapılmadan önce verildiği takdirde hüküm ve sonuçlarını doğurduğu anın, muvafakatnamenin karşı tarafa vardığı an olarak değerlendirilebilir. Zira bu durumda, muvafakatname kendisine ulaşan kişi, muvafakate konu marka başvurusunu kurum tarafından resen yapılan bir incelemede mutlak ret nedenine takılmaksızın yapma hakkını elde etmiş olacaktır. Burada artık bu hakkı elde eden kişinin bu hakkını kullanıp kullanmaması o hukuki durumda bir değişikliğe yol açmamaktadır.
Bununla birlikte, başvurunun yapılmasından sonra verilen muvafakatnamenin ise hüküm ve sonuçlarını doğurduğu anın, TÜRKPATENT’ e sunulduğu an olarak kabulü daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır. Zira, muvafakatname karşı tarafa ulaşsa dahi, karşı tarafça kuruma sunulmadığı takdirde yine SMK m. 5.1.ç TÜRKPATENT tarafından resen uygulanacak ve marka başvurusu reddedilecektir.
Ayrıca, hukukun genel ilkelerinden çoğun içinde az da vardır/in toto et pars continetur ilkesi gereğince muvafakatname sadece 5.1.ç bakımından marka başvurusunun önünü açmayacak, TÜRKPATENT tarafından mutlak ret nedenleri kapsamında başvuru reddedilmeyip Marka Bülteni’nde yayınlandığı takdirde de SMK m. 6/1, 6/4 ve 6/5

kapsamında başvuruyu korumaya alacaktır6. Bu durumda da, muvafakatnamenin hüküm ve sonuçlarını doğurduğu anın başvuru sahibine ulaştığı an olarak değerlendirilmesi mümkün olabilecektir. Zira bu durumda muvafakatname karşı tarafa ulaştığı anda muvafakati alan tarafın bu işaret üzerinde muvafakat verenin itirazına konu olmayacağına dair bir güvenli hukuki durum yaratır. Burada hakkın kullanılıp kullanılmadığı yine önem taşımayacaktır.
B. SÖZLEŞME-MARKALARIN BİRLİKTE VAR OLMA SÖZLEŞMESİ KAPSAMINDA BAKIŞ
Muvafakatnamenin, TÜRKPATENT formu dikkate alındığında tek taraflı olarak düzenlenen bir belge olduğu açıktır. Bununla birlikte uygulamada ticari hayatın bir gerekliliği olarak muvafakat etme işlemi karşılıksız olarak yapılan bir işlem değildir. Zira bir marka sahibinin, kendisine ait işaret üzerinde ücretsiz olarak bağımsız bir hak yaratılmasına izin vermesi ticari hayatın olağan akışına da aykırıdır.
Uygulamada çoğu zaman muvafakat sözleşmesi adı altında iki taraflı/ivazlı bir sözleşme söz konusu olmaktadır7. Bu sözleşmede, taraflardan biri tescilli markasına ait işaretin aynısını ya da ayırt edilemeyecek kadar benzerini marka tescil başvurusuna konu etmesine muvafakat etmeyi, diğer taraf ise bu muvafakate karşılık belirli bir ücret ödemeyi üstlenir8. Bu sözleşme esasında markaların birlikte var olma sözleşmesi olup, isimsiz bir sözleşme olduğundan dolayı, tarafların karşılıklı muvafakatleri de bu sözleşmede tarafların edimleri olabilecektir.
Bu taraflardan en az birinin, kendi adına tescilli markanın aynısını ya da ayırt edilemeyecek kadar benzerini marka tescil başvurusuna muvafakat etmeyi üstlendiği sözleşmelere markaların birlikte var olma sözleşmesi olarak nitelendirmek doğru olacaktır. Uygulamada kimi zaman markaların birlikte var olma sözleşmesi/ trademark co-existence agreement ile muvafakatname birbirine karıştırılsa da, esas olarak muvafakatname markaların birlikte var olma sözleşmesinde taraflardan en az birinin edimi olarak karşımıza çıkmaktadır.
6 Güneş, 68.
7 Markaların birlikte var olma sözleşmesinin ayrıntılı incelemesi için bkz: Memişoğlu, 521 vd.; Kılıç Ahmet Hasan; Markaların Birlikte Var Olma Sözleşmesi, Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, 2017(2), s. 77-96.
8 Memişoğlu, s. 529 vd.

Avrupa Birliği’nde uygulaması olan markaların birlikte var olma sözleşmesinde, kimi zaman markaların tescil edilmeden birlikte var olmaları da sözleşmeye konu olabilmekteydi. Ancak Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi tarafından verilen bir kararda, marka tescil başvurusuna muvafakat etmeyi içermeyen markaların birlikte var olma sözleşmelerinin geçersiz olacağına hükmedilmiştir9. Bu nedenle, muvafakatnamede taraflardan birinin ediminin muhakkak marka tescil başvurusuna izin vermesini içermesi gerekmektedir10.
IV. MUVAFAKATNAMENİN GETİRDİĞİ SORUNLAR
A. MARKANIN TEKLİĞİ İLKESİNİN ORTADAN KALKMASI
Marka hukukuna hakim olan ilkelerden teklik ilkesi gereğince bir tescilli markanın tek bir sahibi olduğu benimsenmiştir11. Böylece, markanın kaynak gösterme fonksiyonunu da yerine getirdiği söylenebilir. Ancak muvafakatname ile artık bir işaret üzerinde birden fazla marka tescili ve birden fazla farklı kişinin bu işaret üzerinde hak sahibi olması teklik ilkesinin istisnalarından birisi haline gelmiştir12. Teklik ilkesine istisna olan muvafakatname ile birlikte aynı zamanda markanın kaynak gösterme fonksiyonu da zayıflamıştır.
Esasında, SMK m. 9 anlamında lisans yoluyla markanın kullandırılması da hak sahibinin kullanımı olarak sayılmış ve kullanım ispatının bu yol ile de sağlanabileceği belirtilmiştir. O halde, bir marka sahibi markasını kendisi kullanmaksızın çeşitli kişilere lisans vermek suretiyle de markasal kullanımı gerçekleştireceği ve korumasını sürdüreceği göz önüne alındığında esasen marka hukukunda teklik ilkesinin halihazırda çok zayıf bir hale geldiği de görülmektedir.
Bununla birlikte, uluslararası Paris Sözleşmesi’nin 5.c.(3) maddesi hükümleri uyarınca, muvafakatnamenin tüketicileri yanıltmayacak şekilde kullanılması hususu düzenlenmiş olup, hukukumuzda da TMK 2 ve bu sözleşme maddesi uyarınca muvafakatnamede bu ilkenin geçerli olduğunu kabul etmek doğru olacaktır. Paris Sözleşmesi m.5.c.(3) şu şekildedir: “Aynı markanın benzer veya mümasil eşyalar üzerinde,
9 General Court of the European Union, Agricola Italiana Alimentare Spa (AIA) v. EUIPO,
T-389/16 (www.curia.europa.eu Erişim Tarihi: 25.11.2019).
10 Giannino, s. 960-962.
11 Arkan, s. 6; Güneş, s. 92; Suluk (Karasu/Nal), s. 8.
12 Güneş, s. 52; Memişoğlu, s. 519; Karasu (Suluk/Nal), s. 178.

korumanın talep edildiği ülkenin dahili kanun hükümleri uyarınca markanın müşterek sahibi olarak telakki edilen sınai veya ticari kuruluşlar tarafından aynı anda kullanılması, kamuyu yanıltmamak ve kamu menfaatine aykırı olmamak şartıyla, bu markanın tescilini engellemeyecek ve Birlik ülkelerinden sağlanan korumayı azaltmayacaktır.” Uygulayıcıların da bu ilkeyi dikkate alarak uygulamalarını gerçekleştirmelerine dikkat etmeleri gerekmektedir13.
B. MARKA DEĞERİNİN KORUNMASINI SAĞLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Muvafakatname verilecek marka üzerinde üçüncü kişilerin sınırlı ayni haklara sahip olması durumunda çok ciddi sorunlarla karşılaşılması mümkündür. Zira, yukarıda da ayrıntılarıyla açıklandığı üzere, inhisari lisans sahipleri haricinde; marka hakkı üzerine haciz veya tedbir konulmuş olması muvafakatname verilmesi engel bir durum teşkil etmeyecek görünmektedir. Bununla birlikte, icra hukukunda, hacizli malın değerinin korunması yükümlülüğü bulunmaktadır. Yine üzerine devre yönelik tedbir konulmuş bir markada da bu tedbiri aşmak amaçlı gerçekleştirilecek muvafakatname verme işlemlerinin yapılmasının önünde SMK kapsamında bir engel bulunmamaktadır. Buna karşın, bu işlemlerin hukuken geçerli olamayacağında herhangi bir şüphe bulunmamakta ve fakat bu işlemin geçersizliğinin de uyuşmazlığa konu edilmesi ve verilecek bir yargı kararı ile geçersiz hale getirilmesi gerekmektedir.
Kanımca, inhisari lisans sahiplerinde olduğu gibi, hacizli ve tedbirli markalarda da muvafakatname verilemeyeceği yönünde bir hüküm konularak üçüncü kişilerin haklarının en kolay yoldan ve etkin bir şekilde korunması sağlanmalıdır. Bu sebeple, en hızlı yöntem olan yönetmelik değişikliği ile bu şekilde bir hüküm getirilmesi gerekmektedir.
V. SONUÇ
Sonuç olarak, SMK m.5.3’te düzenlenen muvafakatname çeşitli yenilikler ile birlikte sakıncaları da birlikte getirmiştir. Kanun yapma tekniği açısından bakıldığında her yeni getirilen hukuki müessesenin sakıncaları ve faydalarının analiz edilmesi ve bu analizin sonucunda sakıncaları önleyecek bir biçimde kanun yapılması gereklidir. Her ne kadar Paris Sözleşmesi’nde bazı sakıncaları giderecek yönde bir ilke ortaya konmuşsa da, maalesef hakimlerimizin uluslararası sözleşmeleri uygulamakta yaşadıkları zorluk ve çekinceler göz önüne alındığında iç hukukta bu sakıncaları giderici birtakım düzenlemeler yapılması gerekliliği bulunmaktadır.
13 Arkan, s. 11.

KAYNAKÇA
Arkan Sabih; Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5.3.Maddesiyle İlgili Bazı Düşünceler, Batider, C. 33, S.3, s. 5-14.
Giannino Michele; A Coexistence Agreement Concerning EU Trade Marks Must Include the Explicit Consent of the Holder of Earlier Rights to the Registration of the Conflicting Mark, Journal of Intellectual Property Law & Practice, 2017, Vol. 12 No:12, s. 960-962.
Güneş İlhami; 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Işığı ile Uygulamalı Marka
Hukuku, Ankara 2018.
Memişoğlu Sami Özgür; Marka Hukukunda Mutlak Ret Sebepleri, Ankara
2019.
Suluk Cahit/ Karasu Rauf/ Nal Temel; Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2019.

PATENT ÖN ARAŞTIRMASI

 PATENT ÖN ARAŞTIRMASI ve FAALİYET SERBESTLİĞİ ARAŞTIRMASI

 

Patent ön araştırması farklı amaçlar için yapılabilmektedir. Patent ön araştırması ile Buluşun patentlenebilme ihtimali, faaliyet serbestiği, teknoloji transferi, hükümsüzlük ve ihlal konularında değerlendirme yapılarak ayrıntılı bir rapor hazırlanır.

Buluşun patent tescili yoluyla koruma altına alınması için, dünyada yeni olması (patent başvurusunun yapıldığı tarihten önce, buluş konusunda dünyanın herhangi bir yerinde toplumca erişilebilir yazılı veya sözlü tanıtım, kullanım veya bir başka yolla açıklama olmaması), buluş basamağı içermesi (tekniğin bilinen durumunun aşılarak teknolojide bir üst seviyeye çıkılması) ve sanayiye uygulanabilir olması gerekmektedir.

Buluşun patentlenebilme ihtimali için buluşun yeni olduğu ve buluş basamağı içerip içermediği teknik alandaki kamuya açık belgeler, veri tabanlarında bulunan patentler incelenerek değerlendirilir.  Aynı şekilde hükümsüzlük, ihlal, teknoloji transferi ve faaliyet serbestliği için de farklı yönlerden bir yenilik ve buluş basamağı değerlendirmesi yapılarak ayrıntılı bir rapor ile sunulur.

Faaliyet Serbestliği (Freedom to Operate), ürünlerinizin veya üretim yöntemlerinizin ticarileşmesi aşamasında Türkiye’de veya ticaret yapılan başka ülkelerde patent veya faydalı model koruması altında olan herhangi bir tescile tecavüz (ihlal) koşullarının oluşup oluşmayacağının değerlendirilmesidir. Yeni ticarileşecek, satışı/alışı yapılacak veya üretimde kullanılacak ürünlerin, ara ürünlerin ve üretim yöntemlerinin herhangi bir patent ile korunan buluşun sınırlarına girip girmediği teknik alandaki kamuya açık belgeler, veri tabanlarında bulunan patentler incelenerek değerlendirilir.  Faaliyet serbesliği araştırması ve incelemesi neticesinde, ayrıntılı bir rapor olarak sunulur. Faaliyet serbestliği araştırmasına göre ürün rahatlıkla ticarileştirilebilir, üretilebilir, satışı yapılabilir veya patent ile korunan bir buluşu ihlal edebileceği durumlarda, araştırma sonucunda ortaya çıkan risksiz olan ürün veya üretim yöntemi değişikliğine gidilebilir.

Türkiye’ye giriş yapmayan patentlerle korunan buluşların tescilsiz olarak kullanılması, ticarileşmesi, ayrıca Türkiye’ye giren veya giriş yapması olasılığı olan patentlerin lisanslanması veya devir alınması gereken durumlar da faaliyet serbestliği araştırması ile açığa çıkabilmektedir.

Patent/Faydalı Model başvurusunda bulunmadan veya yeni ürün/üretim yöntemi planlanırken önce ön araştırma yapılması tavsiye edilir. Çünkü patent/faydalı model alınabilmesi için başvurunun yeni olması gerekmektedir. Ayrıca yeni ürünlerin ticarileşmesi için herhangi bir patent ile korunan buluşu ihlal etmemesi gerekmektedir. Ön araştırma yapmadan ya da yaptırmadan resmi olarak patent/faydalı model başvurusunda bulunulması ve daha sonra buluş konusunun yeni olmadığının öğrenilmesi zaman ve maliyet kayıplarına neden olabilmektedir. Aynı şekilde faaliyet serbestliği araştırması yapmadan ticarileşme zaman ve maliyet kayıplarına neden olabilmektedir. Ön araştırma, buluş konusunun daha önce dünyanın herhangi bir yerinde patent/faydalı model koruması alıp almadığı hakkında bilgi sahibi olunmasını sağlar. Patent/faydalı model araştırmasının bir başka önemli avantajı da buluş sahibinin raporla gelen dokümanları baz alarak, buluşunda, ürününde veya üretim yönteminde gerekli düzenlemeleri yapabilmesidir.

 

Bütün bu nedenlerle ürün, üretim yöntemi, molekül, etken madde (API), endikasyon, formülasyon patentleri TÜRKPATENT, EPO (Avrupa Patent Ofisi), WIPO (Dünya Fikri Haklar Örgütü), JPO (Japon Patent Ofisi), USPTO (ABD Patent ve Marka Ofisi) veri tabanlarında araştırılarak yenilik ve buluş basamağı değerlendirmesi yapılır ve amaca uygun olarak faaliyet serbestliği araştırması veya patent ön araştırması ayrıntılı bir şekilde raporlanır.

 

NFT KAVRAMI VE FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

NFT KAVRAMI VE FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU

AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

 

STJ. AV. NİDA ORAL

 

  1. NFT KAVRAMI

NFT (Non-Fungible Tokens) kavramı, Türkçe ’ye misli olmayan kripto varlıklar olarak çevrilmekte olup, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından yapılan son açıklamada bu kavramın Türkçe ’de “Nitelikli Fikrî Tapu” olarak da kullanılabileceği belirtilmiştir.[1] Geliştirilen özel bir yazılım protokolü (ERC 721) ile sanal jetonların genel olarak taşımakta oldukları misli niteliklerinden farklı olarak gayri misli sanal jetonlar (non fungible token) oluşturulmaktadır. NFT’leri diğer kripto varlıklardan ayıran en önemli özelliklerden biri de budur ve gayri misli sanal jetonlar parçalara bölünememektedir. Belirtilen yöntemle, her bir sanal jetona farklı bir üst veri eklenerek oluşturulan tüm sanal jetonların birbirinden ayrı (eşsiz) nitelik taşımaları sağlanmaktadır.[2]

 

NFT’ler Ethereum blok zinciri teknolojisi kullanılarak oluşturulmakta olup, Ethereumda işlemler akıllı sözleşmeler aracılığıyla sistemin kendisine ait ETHER isimli kripto para birimi kullanılarak yapılmaktadır. NFT ise Ethereum üzerinden akıllı sözleşmeler ile türetilen bir nevi kripto para birimidir. Akıllı sözleşmeler en basit tabirle hiçbir merkezi otorite veya insan müdahalesine gerek kalmadan taraflar arasındaki işlemleri otomatik olarak çalıştırıp blok zincirine dahil eden teknolojidir. Günümüzde akıllı sözleşmeler ile çalışan birçok blokzinciri bulunsa da bunlardan en yaygın kullanılanı Etherumdur.

 

Esasen NFT’ler 2012 yılından beri var olmakla birlikte 2017 yılında Dapper Labs adlı bir şirketin CryptoKitties olarak bilinen dijital kedi çizgi filmleriyle bağlantılı NFT’leri satmaya başladığında ve insanlar bu kedilere yoğun ilgi gösterdiğinde popülerlik kazanmışlardır.[3] Yine bir sanatçının takip eden 5000 gün boyunca ara vermeksizin, günlük olarak oluşturduğu dijital çizimlerin toplamından oluşan esere dayanarak çıkardığı NFT’nin, hayattaki bir sanatçı için bugüne kadar ödenen en yüksek üçüncü bedel ile satılması  NFT’lerin günümüzde geldiği noktaya anlatmak açısından önemli bir örnektir.[4] Beeple adlı sanatçının “The First 5000 Days” adını verdiği bu NFT’si gerçekleşen müzayedenin sonucunda 69,3 milyon dolara satıldı. Yine bir diğer örnek olarak Twitter adlı sosyal medya platformunun kurucusu Jack Dorsey attığı ilk tweeti NFT’ye dönüştürerek NFT pazaryeri Valuables by Cent’te açık arttırmaya sunmuş ve bu NFT’sini 2.9 milyon dolara satmıştır.[5]

 

NFT olarak satışı yapılacak sanat eseri bir bütün olarak satışa sunulacağı gibi, eserin belirli bölümlerinin satışa konu edilmesi de mümkün olabilmektedir. Konuya ilişkin olarak gerçekleştirilen bir müzayedede, sanatçı tarafından oluşturulan ve birbirinin aynısı olan küp çizimini simgeleyen NFT’ler satışa çıkarılmış ve alıcıların bunlardan, her bir küp çizimi için ayrı bir bedel ödeyerek istedikleri kadar satın almaları sağlanmıştır. Eseri satın alanlara, eserin üzerine basılı olduğu fiziki bir nüsha teslimatı yapılmamış; sadece, aldıkları eser sayısı kadar eser görüntüsü yüklenmiş olan NFT’ler gönderilmiştir. Söz konusu örnekte, her ne kadar eserin alıcılarına gönderilen NFT’ler, gayri misli nitelikte olsa da eserin içeriği birebir aynıdır. Anılan yöntemle satışa konu edilen, tek bir eserin, binlerce sayıdaki ve her biri diğerinin aynı olan kopyalarıdır. Birer adet eser satın alan Alıcı 1 ve Alıcı 2’nin ellerindeki sanat eseri görseli tamamen aynıdır; farklı olan husus bu sahipliklerini simgeleyen NFT’lerdir.[6] NFT üretilirken müzik, resim, ses veya video dosyaları blok zincirine kaydedilmemekte; bu dosyaların ilgili ortama yüklediğine ilişkin kanıt kaydedilmektedir. Bu dosyalar paketlere ayrılmış halde dağıtık ve eşler arası (P2P) yapıya sahip IPFS (Inter Planetary File System) protokolünde saklanmaktadır. Blok zincirine işlenmesi amacıyla dijital varlığın IPFS üzerinde saklandığına dair işlem kanıtı, blok zincirindeki akıllı sözleşmeye bir javascript kodu olarak iletilir. Blok zincirinde bu talep bir kodla karşılanır ve bu kod NFT’nin akıllı sözleşmesinde saklanır ve buna “mint” kodu adı verilmektedir.[7]

 

Bir bakış açısıyla, tabloların sınırlı sayıda çoğaltılmış, sanatçı tarafından imzalanmış ve numaralandırılmış nüshalarının satılması halinde sanatçının imzası ve baskı numarası sanat eseri değil, eseri doğrulamanın bir yoludur. Yukarıda verdiğimiz örnekte Jack Dorsey’in ilk tweetinin NFT’sini yaratan şirket olan Valuable, NFT’yi şu şekilde açıklamıştır[8]:

Herhangi bir dijital içeriğe sahip olmak finansal bir yatırım olabilir, duygusal değer taşıyabilir ve koleksiyoncu ile yaratıcı arasında bir ilişki oluşturabilir. Bir beyzbol kartındaki bir imza gibi, NFT’nin kendisi de içerik üzerinde içerik oluşturucunun imzasıdır ve onu kıt, benzersiz ve değerli kılar.”

 

  1. NFT’LER VE FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU

NFT haline getirilen ürünün FSEK kapsamında eser olması durumunda bu ürün ile NFT’si arasında ortaya çıkan telif hukukuna ilişkin hususlar ve herhangi bir eserin üzerindeki hakların devri açısından taşıdıkları işlev oldukça tartışmalıdır. Dr. Öğr. Üyesi Semih Sırrı Özdemir, NFT’lerin ortaya çıkarılması hususunu 3 ayrı başlıkta inceleyerek [9]:

 

  1. Mevcut bir esere dayalı olarak çıkarılan NFT’ler
  2. Eser niteliği taşımayan fiziki ya da dijital içeriklere dayalı olarak çıkarılan NFT’ler
  3. Sadece NFT üretme süreci için üretilmiş bir esere dayanan NFT’ler

şeklinde tasnif etmiştir.

Bu tasnife göre birinci maddede yer alan NFT’lere bir tabloya dayalı olarak çıkarılan NFT’ler örnek olarak verilebilir. Bu NFT’ler ile ilgili olarak bunu oluşturan kişilerin bu sürece hususiyetlerini katmadıkları dikkate alındığında, bu NFT’nin oluşturulmasının yalnızca teknik bir süreçten ibaret olduğu sonucuna ulaşılacaktır. İkinci maddede yer alan NFT’lere örnek olarak Jack Dorsey attığı ilk tweeti NFT’ye dönüştürerek satması gösterilebilir. Zira kişinin hususiyetini yansıtmayan ve bir fikri çaba ürünü olmayan bu NFT’lerin de eser niteliği taşımadığı açıktır. Yine üçüncü maddede yer alan NFT’ler de aslen NFT’nin sanat eserinin kendisi değil de dijital bir sertifikası niteliği taşıdığı düşünüldüğünde eser niteliği taşımamaktadır.[10]

Burada telif hukuku açısından değerlendirilmesi gereken husus NFT’lenen verinin hak sahipleri tarafından mı yoksa başkaları tarafından mı NFT’leştirildiği konusudur. Zira NFT oluşturmanın temelinde yatan husus olan eseri “web ortamına/ IPFS protokolüne” yükleme eylemi aslen FSEK’te yer alan çoğaltma ve umuma iletim haklarının kullanımı olarak karşımıza çıkacaktır.[11] Bir eserin hak sahibinin rızası dışında NFT’leştirilmesi halinde mal hak sahipleri açısından işleme, çoğaltma ve umuma iletim haklarının ihlali durumu ortaya çıkabilecektir.[12]

NFT’ler ve marka hakkı kapsamında ortaya çıkan bir olaya örnek olarak ise 2021 yılında Mason Rothschild adlı bir NFT yaratıcısı, Hermes firmasının Birkin model kadın çantalarının tasarımını yeniden tasarlayarak NFT halinde OpenSea adlı NFT pazaryeri platformunda satmak amacıyla eklemesi verilebilir. Bunun üzerine Hermes firması OpenSea ile iletişime geçmiş ve yasal süreç yaşanmadan söz konusu NFT koleksiyonu siteden kaldırılmıştır. Örnek olayda marka hakkının ihlalinin yanı sıra mali haklardan “işleme hakkı”nın da ihlali ortaya çıkabilecektir. Zira somut durumda NFT yaratıcısı, söz konusu NFT’yi web ortamına yüklemeden önce orijinal eser üzerinde değişiklikler yapmış ve bu eylemi ile eser sahibinin işleme hakkını da ihlal ettiği söylenebilir.[13]

Ayrıca bu olay başta dünyada ikon haline gelmiş bir lüks tüketim ürününü, üründen daha pahalıya (incelenen olayda yaklaşık 40.000 Dolar’a) NFT olarak satışa çıkarılmasının, NFT pazarının yakın gelecekte ciddi bir şekil genişleyeceğini de göstermekte olup, hatta tanınmış marka sahiplerinin yeniden başvuru yaparak mal listelerine söz konusu markayı kullandıkları malların NFT versiyonlarının da eklenmesinin önerilebileceği konuşulmaktadır.[14]

 

NFT oluşturma sürecinde aynı zamanda eser sahibinin manevi haklarından olan adın belirtilmesini isteme hakkı, eser henüz umuma arz edilmemiş ise umuma arz yetkisinin ihlali ve bunlara ek olarak FSEK m. 80’de düzenlenen bağlantılı hakların ihlali de söz konusu olabilecektir.[15] Bu duruma örnek olarak 2021 yılında Pulp Fiction adlı filmin hiç yayınlanmayan sahnelerinin NFT olarak satışa çıkarılacağının duyurulması verilebilir. Zira Pulp Fiction filminin senaristi ve yönetmeni Quentin Tarantino olup, bu duyuruyu yapan da odur. Ancak FSEK m. 80 kapsamında film yapımcısının umuma iletime izin verme veya yasaklama hakkı bulunmaktadır. Somut olayda da filmin yapımcısı Miramax, LLC şirketi bu konu hakkında Quentin Tarantino’ya dava açmıştır. Bu davada Miramax şirketi filmin yönetmeni olan Tarantino’nun yönetmen olarak filmin senaryosundan kesitler yayınlama hakkının olduğunu kabul etse de bunun NFT’leri kapsamadığını belirtmiştir. Zira filmin yapımını üstlenen taraf olduğundan bu koleksiyonun da sahibi olduğunu ve herhangi bir sorunda bunun kendi ticari markalarına zarar verebileceğini de eklemiştir. Bu davada bir başka tartışma daha tekrar gündeme gelmiş ve sinema eserinin yapımcının mı yoksa yönetmenin mi olduğu sorusu sorulmuştur. Günümüzde yapımcı oluşacak zararlardan sorumlu olması nedeniyle bağlantılı hak sahibi olup, yukarıda açıkladığımız üzere eserin çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması, çoğaltılması ve yayma hakkı hususlarında izin verme veya yasaklama, umuma iletime ve yeniden iletime izin verme hususlarında hak sahibidir. Bunun yanında yönetmen de eser sahibi olarak bu haklara sahiptir. Somut durumda Tarantino’nun söz konusu filmin yönetmeni olduğu da düşünüldüğünde bu davanın önem arz ettiği açıktır. [16]

NFT oluşturma sürecinden sonra NFT satın alma/sahipliği hususu üzerinde duracak olursak bu husus uygulamada genel olarak eser nüshası sahipliğine ilişkin olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani NFT sahipliği çoğu durumda eserin kendisine sahip olmayı değil, sadece eserin NFT üzerinde dijital hale getirilmiş bir kopyasının kullanım amacıyla devralınması, eserin belirli bir nüshasının sahipliğini kanıtlayan dijital delil anlamına gelmektedir. Bu kapsamda yapılacak bir değerlendirmeden çıkacak olan sonuç NFT’yi satın alan kişi eserin nüshasını sadece şahsi amaçla kullanabileceğidir.[17] Yani FSEK m. 38 kapsamında NFT sahibi NFT’yi oluşturan eseri şahsi kullanım amacıyla çoğaltabilecek, örneğin bu eseri sosyal medya hesabında profil fotoğrafı olarak kullanabilecektir.[18]

 

Kural olarak bir eserin NFT halini satışa sunan eser sahibi, bu NFT’leri satarken NFT’yi oluşturan esere ilişkin sahip olduğu hakları devretmemektedir.[19] Ayrıca NFT satışlarının yapıldığı pazarlar dünyanın her yerinden kullanıcıya açık olup, bu sözleşmeler taraflar bir araya gelmeden yapılmaktadır. Bu durum da FSEK m. 52 uyarınca mali haklara ilişkin sözleşme ve tasarrufların yazılı olması gerekliliğine aykırılık oluşturmaktadır.[20]

 

Örneğin ilk başlıkta örnek olarak verdiğimiz Jack Dorsey’in tweetini NFT şeklinde satışa çıkarmasını tekrar düşünecek olursak yukarıda açıkladığımız nedenlerle, Jack Dorsey’in tweetinin alıcısı söz konusu NFT’ye milyonlarca dolar harcamış olsa da, telif hakkı hala Twitter ve Jack Dorsey’e ait olduğundan, alıcı tweetin kendisini (örneğin bir gömleğe yazdırarak) izinsiz kullanamaz.[21]

 

Ancak NFT sahipliği sürecinde kullanılan akıllı sözleşmeler NFT’nin bu hukuki niteliğini değiştirebilecektir. Bu kapsamda direkt dijital eseri taşıyan ve akıllı sözleşme yoluyla bu eserin mülkiyetini de NFT’ye sahip olan kişiye devreden örneklerle de karşılaşılabilir. Bu kapsamda NFT sahibine sağlanan hakların belirlenmesinde akıllı sözleşme hükümleri esas alınacaktır. Yine bu konuda önem arz eden ve esas alınabilecek olan bir diğer husus da NFT yaratıcılarının hazırladığı whitepaperlardır. Zira “whitepaper” olarak adlandırılan bu dokümanlar NFT’nin ve NFT’ye konu eserin kapsamı, satın alınması durumdan nasıl kullanılacağı, NFT alınması halinde satın alan kişiye neler vaadedildiği konusunda bilgiler veren bir dokümandır.[22] Ancak bu dokümanlara genelde büyük projelerde yer verilmektedir. Kendi lisans koşullarını belirleyen ve bu şekilde saydığımız sorunları çözmeye çalışan NFT satış platformları örnekleri de yer almaktadır. Örneğin, bir NFT pazaryeri olan Makersplace platformunda yer alan lisans sözleşmesi uyarınca satın alınan NFT’ler ticari amaçla kullanılamayacak, yalnızca kullanım, dağıtım ve yeniden satım haklarına sahip olacaklardır.[23]

Yani bir NFT satıcısı -NFT satıcısının aynı zamanda dayanak varlıktaki tüm fikri mülkiyet haklarının sahibi olduğu varsayılarak- fikri mülkiyet haklarını alıcıya devredebilir.  Ancak bunun için fikri mülkiyet haklarının yukarıda belirttiğimiz üzere yazılı olarak devredilmesi gerekecektir. Zira akıllı sözleşmede veya başka bir yerde aksini belirten açık yazılı şartlar olmadan, bu fikri mülkiyet hakları bir NFT satışında otomatik olarak karşı tarafa geçmeyecektir.[24]

Yukarıda belirttiğimiz üzere NFT pazarları ve alım- satımları genelde online ortamlarda gerçekleştiği için FSEK m.52’de yer alan geçerlilik şartı yerine getirilmeme durumu gündeme gelecektir. Ancak açıkladığımız üzere bu sözleşmeler her ne kadar geçerli birer hukuki işlem olmasalar da NFT’yi satın alan kişinin yazılı olmayan sözleşmeler ile kendisine verilen hakları kullanması halinde eser sahibinin bu kullanımın hukuka aykırı olduğunu, mali haklarına tecavüz edildiğini ve hukuki işlemin geçersiz olduğunu ileri sürmesi Türk Medeni Kanunu m. 2 uyarınca dürüstlük kuralına ve hakkın kötü kullanılması yasağına aykırı olarak değerlendirilebilecektir.[25]

NFT ile devredilenin sadece eserin dijital imzalı bir nüshası olması durumunda bu NFT’nin dayandığı eserin yok edilmesi durumunda ne gibi sonuçlar doğacağı da tartışmalı bir konudur. Eser sahibinin eseri yok etme hakkı eserin sahibinin manevi hakları kapsamında değerlendirilmektedir. FSEK’te eser sahibinin kendi mülkiyetinde bulunan eserin aslını yok etmesi durumuna bir sonuç bağlanmamıştır. Bu nedenle NFT’nin dayandığı eser sahibinin eserin aslını ortadan kaldırması halinde tazmin talebinin olabilmesi için yine taraflar arasındaki sözleşmenin esas alınacak, bu sözleşmede eser sahibinin bu hakkı kullanmama yönünde bir taahhüdünün bulunması gerekecektir.[26]

 

  1. SONUÇ

Yukarıdaki açıklamalarımız ve verdiğimiz örnekler doğrultusunda NFT pazarı giderek büyümekte ve bu NFT pazarında yapılan alım-satım, kullanımlar sonucu fikri mülkiyet hukuku çerçevesinde ortaya çıkabilecek birçok sorun bulunmakta olup, bu sorunlara ilişkin henüz netleşmiş hükümler getirilmemiştir. NFT kavramının ortaya çıkması ile birlikte birçok sanatçı bu alana yönelmiş ve gerek var olan eserleri NFT’ye çevirerek gerek yeni eserler üreterek bunların NFT’lerini çıkarmışlardır ve görünen o ki bu sektör her geçen gün daha da büyüyerek hayatımızda geniş bir yer kaplayacaktır.

NFT’leri 3 ayrı başlıkta incelediğimizde mevcut bir esere, eser niteliği taşımayan fiziki ya da dijital içeriklere ya da sadece NFT üretme süreci için üretilmiş bir esere dayanan NFT’ler olarak ayırabiliriz. Ancak incelendiğinde bu üç başlıkta yer alan NFT’lerin üçü de eser niteliği taşımamaktadır. Zira “NFT” olarak nitelendirdiğimiz şey, bir sanat eserinin kendisi değil bu eserin NFT’sine sahip olunduğuna dair dijital bir sertifika/kanıt olarak açıklanmaktadır.

NFT’ler ve telif hukuku açısından değerlendirme yapılırken ikili bir ayrıma gidilerek NFT’lerin oluşum sürecindeki telif hakkı ihlalleri ve NFT’lerin satın alındıktan sonra ortaya çıkabilecek telif hakkı ihlalleri şeklinde sınıflandırabiliriz. Bu kapsamda yapılacak incelemede NFT oluşum sürecinde bir eserin hak sahibinin rızası dışında NFT’leştirilmesi halinde mali hak sahipleri açısından işleme, çoğaltma ve umuma iletim haklarının ihlali durumu ortaya çıkabilecektir. Yine NFT oluşum sürecinde marka hakkının ihlalinin ortaya çıktığı örnekler de mevcuttur.

Diğer hal olan NFT satın alındıktan sonra ortaya çıkabilecek telif hakkı ihlallerinde ise belirleyici olan whitepaperlar, akıllı sözleşmeler ve NFT satılan platformalar tarafından hazırlanan lisans sözleşmeleri olacaktır. Zira NFT sahipliği çoğu durumda eserin kendisine sahip olmayı değil, sadece eserin NFT üzerinde dijital hale getirilmiş bir kopyasının kullanım amacıyla devralınması, eserin belirli bir nüshasının sahipliğini kanıtlayan dijital kanıt anlamına gelmektedir. Çoğu kişi bir NFT satın alırken bu NFT’yi oluşturan eserin telif haklarını aldığını düşünmekte ise de bu husus doğru değildir. Kural olarak bir eserin NFT halini satışa sunan eser sahibi, bu NFT’leri satarken NFT’yi oluşturan esere ilişkin sahip olduğu hakları devretmemekte olup, bu durumun aksinin olabilmesi için FSEK m. 52 uyarınca yapılacak sözleşmenin yazılı olması geçerlilik şartıdır. Ancak NFT’yi satın alan kişinin yazılı olmayan sözleşmeler ile kendisine verilen hakları kullanması halinde eser sahibinin bu kullanımın hukuka aykırı olduğunu, mali haklarına tecavüz edildiğini ve hukuki işlemin geçersiz olduğunu ileri sürmesi Türk Medeni Kanunu m. 2 uyarınca dürüstlük kuralına ve hakkın kötü kullanılması yasağına aykırı olarak değerlendirilebilecektir. Son olarak değinilmesi gereken husus ise NFT’nin dayandığı eser sahibinin eserin aslını ortadan kaldırması durumunda NFT’yi satın alan kişinin tazminat talebinin söz konusu olup olamayacağı konusudur. NFT sahibinin bu durumda tazmin talebinin olabilmesi için yine taraflar arasındaki sözleşme esas alınacak, bu sözleşmede eser sahibinin bu hakkı kullanmama yönünde bir taahhüdünün bulunması gerekecektir.

 

KAYNAKÇA

Altınok Arda, “Gayri Misli Kripto Varlıklara (NFT- Non-Fungible Tokens) İlişkin Telif Hakkı Sorunları”, TBB Dergisi, 2022, Sa.161 s. 253-273

Hoppe David B., “United States: Legal and Regulatory Challanges Related to NonFungible Assets”, Çevrimiçi. https://www.mondaq.com/unitedstates/fintech/1062494/legal-and-regulatory-challenges-related-to-non-fungible-assets (Erişim Tarihi: 15.05.2022)

Kaynak Selva/Koç Serhat, “Telif Hakları Hukuku’nun Yeni Macerası: Sosyal Medya”, Folklor/Edebiyat, Y. 2015, C. 21, Sa. 83, s. 389-410, Çevrimiçi. https://dergipark. org.tr/tr/download/article-file/255551 (Erişim Tarihi: 15.04.2022).

 Mesa Cristina, “Non Fungible Tokens: A Beeple Sells for $69 Million, Revolutionizing the Concept of Digital Property”, Lexology, 16 Mart 2021, Çevrimiçi. https://www.lexology.com/library/detail.aspx?g=caa4aefe-2a11-4970-88a0- 437ac2501e5a (Erişim: 09.08.2022)

Özdemir Semih Sırrı, “Sanat Eserlerinin Menkul Kıymetleştirilmesinde Bir Araç Olarak Gayri Misli Sanal Jetonlar (NFT) ve Sahiplerine Sağladıkları Fikri Hakların Değerlendirilmesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2021, C. 37 Sa. 3, s.45-91.

Yılmaz Kumru Kılıçoğlu, “Eser Sahibinin Mali Haklarına İlişkin Hukuksal İşlemler”, FMR, Y. 2021, C.1, s. 29-56.

Yılmaztekin Hasan Kadir, “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Uyarınca Eser Sahipliği ve Hak Sahipliği ile Bunların Tecavüz Davaları Bağlamında Davacı Sıfatına Etkileri”, Adalet Dergisi, Y. 2020, Sa. 2, s. 499-557.

 

İnternet Kaynakları

https://cbddo.gov.tr/haberler/6354/nft-nin-turkce-karsiligi-belli-oldu

https://www.nortonrosefulbright.com/en/knowledge/publications/1a1abb9f/nfts-and-intellectual-property-rights

https://webrazzi.com/2021/03/23/jack-dorsey-nin-ilk-tweeti-nft-olarak-2-9-milyon-dolara-satildi/

https://iprgezgini.org/2021/12/30/nft-ile-marka-haklari-birkin-cantalari-icin-catisiyor-hermes-v-metabirkins/

https://iprgezgini.org/2021/12/15/quentin-tarantino-ile-miramax-sirketi-pulp-fiction-filminin-nft-koleksiyonu-konusunda-davalik-oldu/

[1] https://cbddo.gov.tr/haberler/6354/nft-nin-turkce-karsiligi-belli-oldu (Erişim Tarihi: 23.06.2022)

[2] Semih Sırrı Özdemir, “Sanat Eserlerinin Menkul Kıymetleştirilmesinde Bir Araç Olarak Gayri Misli Sanal Jetonlar (NFT) ve Sahiplerine Sağladıkları Fikri Hakların Değerlendirilmesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2021, C. 37 Sa. 3, s.60

[3] https://www.nortonrosefulbright.com/en/knowledge/publications/1a1abb9f/nfts-and-intellectual-property-rights (Erişim Tarihi: 22.07.2022)

[4] Semih Sırrı Özdemir, “Sanat Eserlerinin Menkul Kıymetleştirilmesinde Bir Araç Olarak Gayri Misli Sanal Jetonlar (NFT) ve Sahiplerine Sağladıkları Fikri Hakların Değerlendirilmesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2021, C. 37 Sa. 3, s.61

[5] https://webrazzi.com/2021/03/23/jack-dorsey-nin-ilk-tweeti-nft-olarak-2-9-milyon-dolara-satildi/ (Erişim Tarihi: 03.08.2022)

[6]Semih Sırrı Özdemir, “Sanat Eserlerinin Menkul Kıymetleştirilmesinde Bir Araç Olarak Gayri Misli Sanal Jetonlar (NFT) ve Sahiplerine Sağladıkları Fikri Hakların Değerlendirilmesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2021, C. 37 Sa. 3, s.62

[7] Arda Altınok, Gayri Misli Kripto Varlıklara (NFT- Non-Fungible Tokens) İlişkin Telif Hakkı Sorunları, TBB Dergisi,2022, Sa. 161, s. 257-258

[8] https://www.nortonrosefulbright.com/en/knowledge/publications/1a1abb9f/nfts-and-intellectual-property-rights (Erişim Tarihi: 22.07.2022)

 

[9]Semih Sırrı Özdemir, “Sanat Eserlerinin Menkul Kıymetleştirilmesinde Bir Araç Olarak Gayri Misli Sanal Jetonlar (NFT) ve Sahiplerine Sağladıkları Fikri Hakların Değerlendirilmesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2021, C. 37 Sa. 3, s.72

[10] Semih Sırrı Özdemir, “Sanat Eserlerinin Menkul Kıymetleştirilmesinde Bir Araç Olarak Gayri Misli Sanal Jetonlar (NFT) ve Sahiplerine Sağladıkları Fikri Hakların Değerlendirilmesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2021, C. 37 Sa. 3, s.72-73

[11] Selva Kaynak/Serhat Koç, “Telif Hakları Hukuku’nun Yeni Macerası: Sosyal Medya”, Folklor/Edebiyat, Y. 2015, C. 21, Sa. 83, s. 408, Çevrimiçi. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/255551 (Erişim Tarihi: 15.04.2022)

[12] Arda Altınok, Gayri Misli Kripto Varlıklara (NFT- Non-Fungible Tokens) İlişkin Telif Hakkı Sorunları, TBB Dergisi, 2022, Sa. 161, s. 264

[13] Arda Altınok, Gayri Misli Kripto Varlıklara (NFT- Non-Fungible Tokens) İlişkin Telif Hakkı Sorunları, TBB Dergisi 2022, Sa. 161, s. 266

[14] https://iprgezgini.org/2021/12/30/nft-ile-marka-haklari-birkin-cantalari-icin-catisiyor-hermes-v-metabirkins/ (Erişim Tarihi: 16.05.2022)

[15] Arda Altınok, Gayri Misli Kripto Varlıklara (NFT- Non-Fungible Tokens) İlişkin Telif Hakkı Sorunları, TBB Dergisi 2022, Sa. 161, s. 267

[16] https://iprgezgini.org/2021/12/15/quentin-tarantino-ile-miramax-sirketi-pulp-fiction-filminin-nft-koleksiyonu-konusunda-davalik-oldu/ (Erişim Tarihi: 14.04.2022)

[17] David B. Hoppe, “United States: Legal and Regulatory Challanges Related to Non-Fungible Assets”, Çevrimiçi. https://www.mondaq.com/unitedstates/ fin-tech/1062494/legal-and-regulatory-challenges-related-to-non-fungible-assets  (Erişim Tarihi: 15.05.2022)

[18] Arda Altınok, Gayri Misli Kripto Varlıklara (NFT- Non-Fungible Tokens) İlişkin Telif Hakkı Sorunları, TBB Dergisi 2022, Sa. 161, s. 268

[19] Semih Sırrı Özdemir, “Sanat Eserlerinin Menkul Kıymetleştirilmesinde Bir Araç Olarak Gayri Misli Sanal Jetonlar (NFT) ve Sahiplerine Sağladıkları Fikri Hakların Değerlendirilmesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2021, C. 37 Sa. 3, s.77

[20] Altınok, a.g.e., s.268

[21] https://www.nortonrosefulbright.com/en/knowledge/publications/1a1abb9f/nfts-and-intellectual-property-rights (Erişim Tarihi: 22.07.2022)

[22] Altınok, a.g.e., s.269

[23] Cristina Mesa, “Non Fungible Tokens: A Beeple Sells for $69 Million, Revolutionizing the Concept of Digital Property”, Lexology, 16 Mart 2021, Çevrimiçi. https://www.lexology.com/library/detail.aspx?g=caa4aefe-2a11-4970- 88a0-437ac2501e5a (Erişim: 09.08.2022) ; Altınok, a.g.e., s.269

[24] https://www.nortonrosefulbright.com/en/knowledge/publications/1a1abb9f/nfts-and-intellectual-property-rights (Erişim Tarihi: 22.07.2022)

[25] Kumru Kılıçoğlu Yılmaz, “Eser Sahibinin Mali Haklarına İlişkin Hukuksal İşlemler”, FMR, Y. 2021, C.1, s. 41.; Hasan Kadir Yılmaztekin, “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Uyarınca Eser Sahipliği ve Hak Sahipliği İle Bunların Tecavüz Davaları Bağlamında Davacı Sıfatına Etkileri”, Adalet Dergisi, Y. 2020, Sa. 2, s. 530 ; Altınok, a.g.e., s.270

[26] Semih Sırrı Özdemir, Sanat Eserlerinin Menkul Kıymetleştirilmesinde Bir Araç Olarak Gayri Misli Sanal Jetonlar (NFT) ve Sahiplerine Sağladıkları Fikri Hakların Değerlendirilmesi, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, 2021, C. 37 Sa. 3, s.77

Madrid Protokolü Ücretleri, 2023 Yılı Ücret Tebliği ile Güncelleştirildi

Türk Patent ve Marka Kurumu’nca yapılan girişimler neticesinde Madrid Protokolü kapsamında yurt dışından yapılan başvurularda Türkiye’nin marka başvurusu, sonraki belirleme veya yenileme işlemlerinde belirlenen taraf olarak seçilmesi durumunda ödenmesi gereken ücretler WIPO tarafından güncellendi.

 

Bu kapsamda 12.04.2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Türkiye’ye yapılacak uluslararası marka başvurularında ödenmesi gereken ücretler listesi aşağıdaki gibi olacaktır.

 

Belirleme Ücreti (Uluslararası Başvuruda veya Sonraki Belirlemede) İsviçre Frangı (CHF)
  • Tek sınıflı marka başvuru ücreti
37
  • Marka başvurusu ek sınıf ücreti (2. Sınıf)
37
  • Marka başvurusu ek sınıf ücreti (3. Sınıf ve sonraki her bir sınıf için)
43
  Yenileme Ücreti
  • Sınıf sayısından bağımsız yenileme ücreti
121
  • Koruma süresi sona eren markanın yenileme ücreti
225

 

https://www.turkpatent.gov.tr/duyurular/madrid-protokolu-ucretleri-2023-yili-ucret-tebligi-ile-uyumlastirildi

 

 

Patent Yıllık Ücretlerine İlişkin Resmi Bildirimler Başlatıldı

Türk Patent ve Marka Kurumu patent yıllık sicil kayıt ücretlerini hatırlatmak maksadıyla başvuru sahipleri ve patent vekillerine otomatik e-posta ile hatırlatma yapmaya başlamıştır. E- posta hatırlatmaları yıllık sicil kayıt ücretlerinin ödenmesi gereken son tarihten 1 ay önce gönderilecektir. Hatırlatma amaçlı gönderilecek olan bu bildirimler tebligat yerine geçmeyecektir.

 

https://www.turkpatent.gov.tr/duyurular/patent-yillik-ucreti-odeme-islemlerine-iliskin-otomatik-bildirimler-baslatildi

 

 

tr_TRTurkish